Marka ve ihracata etkisi*

Marka ihracat için önemlidir

Marka bir firmanın mal veya hizmetini tanıtan ve benzerlerinden ayırt etmeye yarayan harf, sözcük, logo veya şekil benzeri işaretler olarak adlandırılıyor. Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu markaları bir sembol veya imaj olarak algılayıp kendilerini o markaya bağımlı hissediyor.

Üretilen bir malın veya verilen bir hizmetin imajı; kalite, müşteri memnuniyeti, reklam gibi çeşitli faktörlere bağlı da olsa bu konularda yapılan her türlü çaba, tüketici gözünde marka şemsiyesi altında algılanıyor. Marka olmanın avantajlarını yaşayabilmek için, tüketicide bir marka bağımlılığı yaratmak gerekiyor. Bu bağımlılık fiyat kontrolünü elde tutarken kâr marjını yükseltebilmeyi de beraberinde getiriyor. Tanınmışlık düzeyi yüksek olan bir marka, sahibi olan işletme için en önemli reklam ve müşteri kazanma aracı oluyor.

Firmaların yurt içi ve yurt dışı pazarlarda güçlü ve devamlı olabilmeleri için markaları ile ön plana çıkmaları gerekiyor. Sanayileşme sonrası markalar giderek önem kazanmaya başlamış ve günümüz küresel dünyasında ürün çeşitliliğindeki artış ve tüketicilerin bilinçli tercihler yapıyor olması ile birlikte bu önem de giderek artıyor. Geçmiş dönemlerde tüketici bir markadan sadece işlevini yerine getirmesini beklerken günümüzde, markaların toplumsal duruşu, çevre konularına yaklaşımı, tarzı gibi birçok konu önemli hale gelmiş durumda.

Tüketici gözünde marka, öncelikle kalite ve güven demek. Bu sebeple yurt dışına ihraç edilecek ürünlerin tescilli olması önemli. Markanın hedef pazarda tescil ettirilmesi o pazarda yer tutmak veya üstünlük sağlamak için gerekli fakat bazı durumlarda yeterli olmayabiliyor. Hedef pazarda rakip firmaların ve markaların olması markanın sürekli geliştirilmesini gerekli kılıyor. Doğru iletilmiş bir marka imajı hem markanın karşıladığı ihtiyaçların tüketici tarafından daha iyi anlaşılmasını hem de markanın rakiplerinden ayrılmasını sağlıyor.

Marka ile ilgili en önemli faktörlerin başında firmanın ürettiği ürün ve hizmetlerin kaliteli olması geliyor. Günümüzde yerel markalar sadece iç pazarda olsalar bile küresel olan rakipleriyle rekabet etmek zorunda kalıyorlar. Bu da markaların belirli bir kalite ve hizmet seviyesini tutturmalarını zorunlu kılıyor. Alt yapısı yeterli olmayan, teknik desteği ve dağıtımı iyi olmayan bir markanın başarılı olması mümkün değil.

Ekonomik büyümenin yolu ihracattan geçiyor. Üretmeden, üretileni satamadan rekabet etmek de mümkün değil büyümek de. Bir ürünün markası ve imajı ön plana çıkarıldığında ürünü satmak daha kolay hale geliyor. Müşterilerin gözünde üstün bir algıya sahip olan markaların pazar performansı da buna paralel olarak artıyor.

Hedef pazarın mevcut kültürünü algılayıp iyi sindiren ve bu pazardaki kültürel öğeleri doğru bir dille yansıtan markalar hedef pazarda uzun süreli yer alabiliyor. Aynı zamanda markaların hedef pazardaki tüketici tercihlerindeki değişimleri takip edip bunlara paralel bir şekilde kendisini geliştirmesi gerekiyor.

Marka tescili ne tür haklar sağlıyor

Tescil edilen marka belgesi, belgede yazılı olan ürün ve hizmetler üzerine markayı koyma ve kullanma hakkı veriyor ve sahibine tescilli markayı haksız yere kullanan ve taklit edenlere ihtarname çekme, markayı taşıyan ürünlere ihtiyati tedbir ve el koyma ile maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı sağlıyor.

Marka tescili nasıl yapılıyor

Firmaların yurt içi ve yurt dışı pazarlarda güçlü olabilmeleri ve devamlı kalabilmeleri için markalarıyla ön plana çıkmaları gerekiyor. Bunun ilk adımı da markanın tescil edilmesinden geçiyor. Türkiye’de marka tescilinde yetkili kurum Türk Patent Enstitüsü – TPE’dir. TPE’de işlemleri e-imza sahibi (ticari faaliyeti bulunan) şahıs ve tüzel kişiler veya TPE nezdinde hak sahiplerini temsile yetkili ve sicile kayıtlı resmi marka vekilleri yapabiliyor. TPE’ye kayıtlı 768 marka vekili mevcut. İstanbul 375 vekil ile birinci sırada yer alırken Tekirdağ’da kayıtlı bir adet marka vekili bulunuyor.

TPE’ye marka başvurusu için gerekli müracaat evraklarının kayda girdiği tarih itibariyle koruma başlamış oluyor. Tüm şartların yerine getirilmesi ve belgelerin eksiksiz olarak sunulması halinde marka tescili süresi müracaat tarihinden itibaren yaklaşık 11-12 ay sürüyor.

Marka mal ve hizmet sınıfları seçilerek alınıyor. Toplamda 45 sınıf var. Ücretlendirme seçilen sınıf başına göre olduğundan yapılan işe en uygun olan sınıflarda marka almakta fayda var. Alınan her sınıf, marka sahibini o sınıfta hak sahibi yapıyor. Alınmayan farklı sınıflarda ise başkaları o ismi tescil ettirerek o markayı kullanabiliyor.

Marka tescilinin geçerliliği

Marka tescil edilebilirlik ölçütlerine sahip ise tescil sonrası on yıl süre ile korunuyor. Her on yılın sonunda yapılan yenileme talepleri ile koruma süresi istenildiği kadar uzatılabiliyor. Tescil edilmiş markaya ait tüm haklar tescil sahibi kişiye ait olup bir başkasına da devredilebiliyor veya kullanım hakkı (lisans) verilebiliyor. Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde kullanılmayan markalar, istek üzerine mahkemece iptal edilebiliyor.

Marka tescil edildiği ülkede koruma sağlıyor. Türkiye’de belgeye bağlanmış bir marka sadece Türkiye’de koruma sağlıyor. Bu nedenle marka korunması istenilen her ülkenin patent ofisine tescil için müracaat etmek gerekiyor.

Tüm dünyada geçerli olan bir marka tescil sistemi yok. Ancak Türkiye’nin yararlanabildiği iki tane toplu tescil sistemi var. Bunlardan birisi olan Topluluk Markası, tek bir başvuru ile Avrupa Birliği üye ülkelerinde tescil olanağı sağlıyor. Bir diğeri olan Madrid Protokolü çerçevesinde yapılan başvurularla protokole üye olan 64 ülkenin tamamında veya seçilen ülkelerde koruma sağlanabiliyor. Toplu tescil sistemlerine üye olmayan diğer ülkeler için tek tek müracaat edilerek koruma sağlanabiliyor.

Türkiye’de marka tescil sayıları

Fikri ve sınaî mülkiyete verilen önem ülkelerin kalkınmasıyla doğru orantılı olarak gerçekleşiyor. Özellikle son yıllarda ülkemizde bu konuya verilen önem artmaya başlamış durumda. Ülkemiz marka tescilleri konusunda son yıllarda Avrupa’da ilk sıralarda yer alıyor.

TPE verilerine göre 2011 yılında Türkiye genelinde 35.858 marka tescili yapılmış ve bunlarda en büyük pay %51,7 ile İstanbul’a ait. Tekirdağ 151 tescil sayısı ve %0,42 pay ile yirmi ikinci, Kırklareli 81 tescil sayısı ve %0,23 pay ile otuz altıncı ve Edirne de 72 tescil sayısı ve %0,20 pay ile otuz dokuzuncu sırada yer aldı. Bölgemizin potansiyeli bu rakamların çok üstünde olduğunu düşünüyorum.

Marka konusunda destekler

Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 yılında ihracatımızın 500 milyar dolar olması hedefleniyor. Bu noktada katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve markalaşmaya ağırlık verilerek ülke ihracatının “Türk Markası” imajıyla desteklenmesi ile birlikte yeni Türk markalarının dünya pazarlarında yer alması gerekiyor.

Yurtdışı birim marka ve tanıtım faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla 2010/6 sayılı tebliğe istinaden firmalar bağlı bulundukları ihracatçı birliklerine başvurarak yurt dışında marka tescili konusunda destekten faydalanabiliyor. Buna göre firmaların yurt içi marka tescil belgesine sahip oldukları markalarının yurt dışında tescili ve korunmasına ilişkin giderlerin %50’si yıllık en fazla 50.000 dolara kadar destekleniyor.

Tescil işleminin yapılacağı ülke hedef ve öncelikli ülkeler arasında yer alıyorsa destek oranı 10 puan artırılıyor. Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı kapsamında coğrafi olarak kişi başına düşen milli geliri Türkiye ortalamasının %75’inin altında kalan ve 12 Düzey II bölgesinde merkezi bulunan şirketler tarafından gerçekleştirilmesi durumunda ise destek oranı 20 puana kadar artırılabiliyor. Merak edenler için, bu 12 adet Düzey II bölgesi içerisinde Marmara veya Trakya bölgesinden bir il bulunmuyor.

Konu ile ilgili olarak KOSGEB’in de desteği mevcut. Yurtiçi marka tescil belgesine sahip olan işletmelerin yurt dışından TPE muadili kuruluşlardan alacakları marka tescil belgeleri için yaptığı giderler ile marka vekili giderlerine yapacakları marka tescil işlemlerinde 20.000 Liraya kadar %50 oranında bir destek söz konusu.

* Daha önce yayınlandığı yerler:
– “Çorlu TSO” gazetesi Nisan 2012 sayısı
– 25.04.2012 tarihli kişisel bloğum
– “Trakya İş Dünyası” dergisi Mayıs 2012 sayısı

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir