İster süper marketlerde olsun ister satın almaya gittiğimiz başka yerlerde olsun, tüketicilerin hiç akıllarında olmayan ürünlere para harcamaları, çok sık karşılaşılan bir durum. Oltalama taktiği de bunlardan birisi.
Çoğumuz elimizde bir alış veriş listesi ile bir şeyler almak için evden çıkarız. Ama eve döndüğümüzde alış veriş listesindekilerin bir kısmını almış, bir kısmını da çeşitli sebeplerle almamış olarak eve döneriz. Bununla birlikte, alış verişe gittiğimiz işletmelerde bize çeşitli taktikler uygulanarak sunulan, hiç ihtiyacımız olmayan ya da henüz ihtiyacımız olmayan bazı ürünleri de almış oluruz.
Sven Wernström, 1972 yılında yayınladığı “Benim Küçük Üçkâğıtçım” kitabında tam da bu konuda güzel bir örnek vermiştir.
Maks oltalama taktiğini öğreniyor

Yolda birine rastladıklarında, satıcının çenesi açılıverdi: “On kuruşa kalemler! Dünyanın en ucuz kalemleri! Batan geminin malları bunlar! On kuruşa kalemler!”
İlk karşılarına çıkan, okuluna gitmekte olan bir küçük kız oldu. Durdu. Satıcının çantasındaki her şeyi bir bir gözden geçirdi. Sonra elini önlüğünün cebine daldırıp elli kuruş çıkardı. On kuruşa bir kalem, kırk kuruşa da bir tarak aldı.
Karşılarına çıkan ikinci kişi, cılız atının önünde yürüyen sakallı bir köylü oldu. “Haydi, batan geminin malları bunlar! On kuruşa kalemler! Bir daha bulamazsın efendi! On kuruşa!”
“Yazı mazı bilmem ben arkadaş, dedi köylü. Ama bu kadar ucuza olduğuna göre yine de bir tane alabilirim.” Köylü bir kalem, satıcı da karşılığında on kuruş aldı. Bu alışverişten ikisi de hoşnut kalmıştı.
Ama Maks, on kuruşun pek küçük bir para olduğu kanısındaydı. “Bu alışverişten ne kazandın ki?” dedi. Satıcı, keyifle “Hiç” dedi. “Hiç bir şey kazanmadım. Üstelik kalemlerden on kuruş zararım oldu.”
“Niye?”
“Çünkü bu kalemleri onbeşer kuruşa satın almıştım.”
Maks, merakla sordu: “Peki niye zararına satıyorsun? Onbeş kuruşa alıp on kuruşa satarsan, nasıl dayanırsın buna?”
“Zarar etmiyorum ki.” dedi satıcı. Maks, hiç bir şey anlamamıştı. Satıcı durumu açıkladı:
“Bugün iki kalem sattım. Beşerden on kuruş zarar ettim. Ama bu arada kırk kuruşa bir de tarak sattım. Tarağı yirmi kuruşa almıştım, kırka sattım. Yirmi kuruş kazancım oldu. Kalemlerden ettiğim on kuruşluk zararı, bu yirmi kuruşluk kazancımdan çıkarırsak, yine de on kuruş kazançlı olduğum görülür. Yani bu iki satıştan on kuruş kazançlıyım arkadaş.”
Satıcı haklıydı. “Çoğu müşteriler, o küçük kız gibi davranırlar. Ucuza bir kalem almak için dururlar, çantadaki değişik şeyleri görünce dayanamaz başka şeyler de satın alırlar. Ben de işte bundan kazanıyorum.”
Dikkat!
Girişimci iseniz bu ve benzeri bir çok taktik ile tüketicileri ürün veya hizmetlerinizi almaya teşvik etmelisiniz. Eğer tüketici iseniz, bu ve benzeri taktiklere karşı bütçeniz ölçüsünde direnmelisiniz.

https://www.facebook.com/GirisimcilikHapiTR
Dilerseniz satın alabilirsiniz:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/girisimcilik-hapi/538258.html