
Birçok girişimci işler büyüdüğünde kalifiye personel ihtiyacı doğduğundan çeşitli görevler için yeni iş arkadaşları arar ve onları işe alır. Çoğu zaman işe alınan çalışanın vasıfları işe girmek için yeterli olsa da daha kaliteli iş çıkarabilmesi veya şirket kültürüne uyum sağlayabilmesi gibi nedenlerle işe girdikten sonra birçok eğitim alır. Aradan geçen zamanla tecrübesi de artar.
Ancak çoğu zaman çalışanlar çeşitli sebeplerle daha iyi bir iş teklifine hayır d(iy)emeyip işten ayrılırlar ve bu süreçte geçen zaman, para, emek gibi kaynaklar da boşa çıkmış olur. Çalışan ayrıldıktan sonra, süreç sil baştan yeniden işler.
Sorunun çeşitli sebepleri ve çeşitli çözümleri olacaktır. Bu noktada farklı bir vakayı sizlerle paylaşmak isterim.
Benzer bir vaka
Öykünün geçtiği yer Amerika’nın orta batısında bulunan büyük bir telefon şirketidir. Şirket Kore Savaşı’ndan sonra, telefon operatörleri için “uzman danışman” yetiştirecek geniş bir program başlatır.
Programı tamamlayanlar, gerçekten de kilit noktalara gelir. Programın kendisi hem uzmanlardan övgüler alır, hem basına konu olur, hem diğer şirketler tarafından da uygulamaya konulur.
Ama yine de ortada bir sorun vardır: “Şirketin programına katılıp mezun olanlar o kadar niteliklidirler ki, programı bitirir bitirmez başka şirketler tarafından bir bir kapılırlar.

Bir otomotiv şirketinin 3-4, bir petrol şirketinin 5-6; Kanada hükumetinin ise 10 danışmana gereksinimi olur. Hatta diğer telefon şirketleri bile, bu uzmanlar için kardeş kuruluşlarının kapısında bekler.
Telefon şirketi, yetiştirdiği elemanları elinden kaçırmamak için herkesin aklına gelebilecek olan tüm yolları dener:
- Çalışanlara fazlasıyla para ve çekici unvanlar verir
- Adlarının kazınacağı bir “Şeref Duvarı” yaptırır
- İşte giymeleri için pahalı giysilerle donatır
- Her yıl dönümlerinde pahalı çiçekler gönderir
- Fazladan izin hakkı tanır
Ama bunlardan hiçbiri işe yaramaz. Çünkü diğer şirketler bu çalışanlara daha fazla para, daha çekici unvanlar ve hatta daha uzun süreli tatiller verir.
Sizin de hayal edebileceğiniz gibi, telefon şirketinin yöneticileri, program mezunlarını ellerinden kaçırmamak adına toplantı üstüne toplantı yapar. Bu toplantılardan birinde, yöneticilerden biri soğukkanlılığını yitirip haykırır ve “Lanet olası bacaklarını kesersek, çekip gidemezler!” der.
Kalifiye personel için çözüm mü geliyor?

Yöneticinin bu söylediğine herkes kahkahayı basar. Aralarından sadece biri şöyle der: “Evet, elbette, işte bulduk!”
Patron “Ne demek istiyorsun?” diye atılır.
“Yani, programa sadece tekerlekli sandalyeye mahkum engellileri alacağız” der bir diğeri. “Bütün girişleri yeniden düzenleyeceğiz. Asansörleri ve tuvaletlerimizi de. İşe gelip gitmeleri için uygun araçlar alacağız. Egzersiz programlarını sürdürebilmeleri için doktorlar ve terapistlerle anlaşacağız. Daha sonra da…”
Ve öyle de yaparlar.
Bunu akıllarına getirebilmeleri için, tek bir kişinin kendini yitirip de “Lanet olası bacaklarını keselim” diye haykırması yetmiştir. Üstelik bu fikir son derece mantıksız bir çözüm yoludur.
Sonuç
Her şey karşılıklıdır. Sadece gerekli eğitimleri veriyor olmak, gelişimini destekliyor olmak çalışanın size bağımlı kalacağı anlamına gelmez. Önemli olan onun sürekli çalışmak isteyeceği bir şirket ortamı yaratmak, başka yerlerden gelen teklifleri dikkate almayacağı bir ilişki oluşturmaktır.
Sonuçta saçma da olsa bir fikir üretmek, hiç fikir üretmeden çaresizce beklemekten çok daha iyidir. Bir fikir kendisinden sonra gelecek olan fikirleri tetikleyecektir. Birisinin bir fikrinin olması ve bunu diğerleriyle paylaşması, diğerlerinin de fikir üretmesini tetikleyecektir.
Vaka için kaynak: Fikir Nasıl Bulunur – Jack Foster

https://www.facebook.com/GirisimcilikHapiTR
Dilerseniz satın alabilirsiniz:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/girisimcilik-hapi/538258.html