Yönetimde aklın hakim olması gerekir. Bilimsel yöntemler, ispatlanmış doğrular varken; kulaktan dolma, bilimden uzak uygulamalardan medet ummamak ve hurafelere kulak asmamak gerekir. Uygulamada kısıtlamalar veya yasaklar getirilecekse, bunların mantıklı olması, yapıcı nitelikte olması ve etkinliğinin denetlenmesine özen gösterilmelidir.
Konu ile ilgili olarak Doğan Avcıoğlu’ndan Şogun ile ilgili bir anekdot paylaşalım:
Şogun ‘un hikayesi

(O dönemde) Türkiye yeni bir düzene geçmeye çalışırken, Japonya, Ortaçağ karanlıklarında yaşıyordu. İmparator, bir kukladan, bir sembolden ibaretti. Ülkeyi, bir cins tam yetkili başbakan diyebileceğimiz “Shogun”lar yönetiyordu.
Şogun’un erkek çocuğu olmaz. Rahiplere başvurmuştur. Rahipler, “Mabetler yap, para bağışla, büyük dini törenler düzenle, çocuğun olur” demişlerdir. Ama çocuk olmamıştır.
Rahipler, “Eskiden işlediğin bir suç yüzünden çocuğun olmuyor” buyurmuşlardır. Anlaşılmıştır ki Şogun’un suçu köpek öldürmektir.
Bunun üzerine 1687 yılında köpek öldürme yasağı çıkarılmıştır. Yasak, şiddetle uygulanmış ve yeni yeni fermanlarla genişletilmiştir. Öyle ki, işin sonunda, herhangi bir hayvan öldürmek, hatta dövmek bile suç sayılmıştır.
Köpek öldürmenin cezası idam, hayvanlara kötü muamele etmenin cezası sürgün ve hapistir. Bütün köpekler hakkında listeler düzenlenmiştir. Yeni doğan köpek yavruları resmi kayda geçirilmekte, ölen köpekler resmen gömülmektedir. Sahipsiz köpekler için bir “köpek oteli” kurularak, yüksek maaşlı bir asilzade bu iş ile görevlendirilmiştir.
Yasaklar o kadar ileri götürülmüştür ki tavukçu ve kasap dükkânları kapatılmış, avcılar ve deri işçileri işsiz kalmış ve köylüler, çok fazla çoğalan vahşi hayvan, kuş ve sahipsiz evcil hayvanlar yüzünden tarlalarda iş göremez olmuşlardır.
Ata binmek de hayvana eziyet sayıldığı için, bütün nakliyat insanlar tarafından yapılırken, Samuraylar bile yürümek ya da tahtırevana binmek zorunda kalmıştır.
Hatta 1692 ve 1708 tarihli emirlerle atların tırnak ve yelelerini kesilmesi yasaklanmış, yasağa uymayan 25 kişi bir adaya sürülmüştür. 1709 yılı genel affı üzerine, yalnız Tokyo’da serbest bırakılan hayvan suçlusu sayısı 6.737 kişidir.
Bu hayvan sevgisinin, insanlara, ekonomik hayata ve devlete nasıl ağır bir eziyet olduğu açıktır. Buna rağmen, herhangi bir isyan hareketi görülmemiştir. Halk, Şogunların gizli polis ve jurnalcilik sisteminden yılgındır.
Şogun kıssasından hisse
Bu kıssadan hisseyi de yetki verilmesi düşünülen yöneticileri seçme konusunda Dr. Osman Ata Ataç‘ın sözleriyle bağlayalım*:
“Yetki dağıtılırken en dikkatli olmanız gereken şey, yetki verdiğiniz adamın yetkiyi kullanabilme yeteneği değil, yetkiyi hazmedebilme yeteneği olmalıdır. Yetenekli ve çalışkan olsa dahi herkes yetkiyi hazmedemez. Kısa sürede kendini yarı tanrı görmeye başlar ki bu durumda ne yetkisi ne çalışkanlığı bir işe yaramaz. Yetki içki içmek gibidir, fazlası sarhoş eder.”
Anekdot için kaynak: Doğan Avcıoğlu – “Türkiye’nin Düzeni, Dün Bugün Yarın“
* Osman Ata Ataç – “Yöneterek Yönetilerek Yaşamak“

https://www.facebook.com/GirisimcilikHapiTR
Dilerseniz satın alabilirsiniz:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/girisimcilik-hapi/538258.html