Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 2000 yılından bu yana gerçekleşen ihracat rakamlarımızı her ay güncel durumları ekleyerek yayınlıyor. Bu rakamları incelediğimizde, 2000 yılında 27 milyar USD olan ihracatımızın, 2011 yılsonu itibariyle yıllık 134,5 milyar USD seviyelerine kadar, (2009 yılındaki kriz haricinde) sürekli olarak arttığını görüyoruz (tim.org.tr/tr/ihracat-ihracat-rakamlari-tablolar.html). Zaman içerisinde nüfusumuz artar ve ekonomimiz büyürken ihracat rakamlarımız da bunlara paralel bir şekilde artış gösterdi.
Dünya Bankası’nın databank.worldbank.org adresinde çeşitli veritabanları mevcut. Bu listedeki veritabanlarından “Exporter Dynamics Database: Country-Year” seçeneğini seçerek ülkelerin yaptıkları ihracatları çeşitli açılardan incelemek mümkün.
İstatistikler ne diyor
Dünya Bankası’nın veritabanında yer alan bilgilere göre, 2002 yılında 30.207 olan ihracatçı sayımız 2010 yılına gelindiğinde %60’lık bir artışla 48.010’a yükselmiş durumda. Yine ihracatçı başına düşen ortalama ihracat miktarı 1,1 milyon dolardan 2,2 milyon dolar seviyesine yükselmiş durumda. Hatta bu rakam 2008 krizi öncesi, ihracatçı başına ortalama 2,6 milyon dolar seviyelerini de gördü. Bu bilgilere göre, ülkemizde 2002-2010 yılları arasında ihracat yapan firma sayısı arttığı gibi firma başına ortalama ihracat miktarı da yaklaşık iki kat arttı.
Ülkemiz ihracatının önemli bir kısmının gelişmiş ülkelere yapılıyor olması, hedef pazarlarda rekabet edebilmek için ileri teknoloji kullanımını gerektirmiş ve bu da ürün ve pazar çeşitliliğini desteklemiştir. Geçtiğimiz yıllarda çeşitli ülkelerle yapılan serbest ticaret anlaşmalarıyla, ekonomisi ve nüfusu hızla gelişmekte olan ülkeler, ihracat yapılan pazarlara dönüştürülerek ihracattaki artışa destek sağlandı.
Veritabanında yer alan bilgiler incelenmeye devam edildiğinde, ülkemizde ihracatçı başına 6 haneli HS kodu farklı ürün çeşidi sayısı 2002 yılında 8 iken 2010 yılında gelindiğinde 11’e çıktığı görülüyor. Aynı süre zarfında her 6 haneli HS ürün grubu başına ihracatçı sayısı da 61’den 123’e yükseldi. Bu demek oluyor ki bir yandan her ürün çeşidi için ihracat yapan firma sayımız artarken, diğer yandan da ihracatçı firmalarımız ihracat yaptıkları ürün çeşitlerini artırmış bulunuyor.
İhracatçı dinamikleri veritabanındaki verilere göre, ihracat yaptığımız her ülke başına ihracatçı firma sayımız 2002 yılında ortalama 498 iken 2010 yılına geldiğimizde bu sayı 968’e çıkmış durumda. Bu da ihracatçılarımızın mevcut pazarlarının haricinde yeni pazarlara açıldığını destekliyor.
TİM verileri ne diyor
2011 yılı ihracat rakamlarına baktığımızda, toplam ihracatımızın %55,5’lik kısmı ilk 500 büyük ihracatçı firma tarafından, %9,3’lük kısmı ise ikinci 500 büyük ihracatçı firma tarafından yapıldı. Yani ihracatımızın %64,8’lik kısmı (yaklaşık üçte ikisi) ilk bin büyük ihracatçı firma tarafından gerçekleştirildi. İhracatımızın kalan %35,2’lik kısmı ise geri kalan yaklaşık 48 bin firma tarafından gerçekleştirildi.
Yine 2011 yılında en büyük ihracat gerçekleştiren ilk bin firmanın 475 tanesi İstanbul menşeli. Bunların arkasından 66 tane ile İzmir, 63 tane ile Gaziantep, 62 tane ile Kocaeli ve 48 tane ile Bursa firmaları geliyor. İlk bin büyük ihracatçı firma listesinde firmaların bölgelerine bakıldığında ise 614 adetle Marmara Bölgesi birinci durumda iken onu sırasıyla 118 adet ile Ege, 83 adetle Güneydoğu Anadolu ve 76 adetle İç Anadolu bölgeleri takip ediyor.
Aynı dönemde ilk 500 büyük ihracatçı firmanın ortalama personel sayıları 694 olarak gerçekleşmişken, ikinci 500 büyük ihracatçı firmanın ortalama personel sayıları 353 kişi olarak tespit edilmiş. Yine ilk bin büyük ihracatçı firma içerisinde yabancı sermayeli firma sayısı 151 adetle %15,4 olarak gerçekleşti.
İhracat kompozisyonunda değişim
Uluslararası Ticaret Merkezi – ITC’nin; Birleşmiş Milletler İstatistik Bölümü’nün COMTRADE veritabanına dayanarak trademap.org sitesinde yayınladığı dünya ülkelerinin dış ticaret verilerine göre, ülkemizin 2001 ve 2011 yıllarındaki yaptığı ihracatların ürün gruplarına göre miktar ve oransal dağılımı incelendiğinde 2001 yılında 31 milyar USD olan ihracatımızın 2011 yılına gelindiğinde 134 milyar USD seviyesine yükseldiği görülüyor.
2001 yılında ihracatımızda bir numara olarak %11,6 ile “Örme veya tığ işi giyim, aksesuar” grubu yer alırken, bu grup 2011 yılına gelindiğinde %6,2 ile beşinci grup olarak yer aldı. “Örme veya tığ işi olmayan giyim, aksesuar” grubu 2001 yılında ihracatımızdaki ikinci önemli grupken, 2011 yılında sekizinci büyük grup oldu. “Taşıtlar” grubu bu dönem başında üçüncüyken en çok ihracat yapılan birinci grup oldu. “Elektrikli ve elektronik donanımlar” grubu dördüncülüğünü korurken, “Demir ve çelik” grubu beşincilikten üçüncülüğe, “Makine, nükleer reaktörler, kazanlar, vb.” grubu ise altıncılıktan ikinciliğe yükseldi.
İhracatımızdaki ilk on grubun toplam ihracatımızdaki payı 2001 yılında %59,9 iken 2011 yılında %60,6 olarak gerçekleşti. Verilerden de anlaşılacağı üzere 2001-2011 yılları arasında geçen süre zarfında hem toplam ihracat miktarımız, hem ürün gruplarına göre ihracat miktarlarımız artarken, sektörlerin sıralamadaki yerlerinin değiştiği de göze çarpıyor. Örneğin tekstil ve gıda gibi sektörler listede alt sıralara düşerken, taşıt, makine, demir çelik, plastik gibi sektörler üst sıralara yükselmiş durumda.
ITC verilerine göre, 2001 yılında ihracatımızdaki ilk on ülkeye toplam ihracatımızın %64,7’si gerçekleştirilmişken bu oran 2011 yılında %49,6 olarak gerçekleşti. 2001 yılında en çok ihracat yaptığımız ilk on ülke arasında Rusya Federasyonu, ABD ve İsrail harici tüm ülkeler AB ülkesi iken 2011 yılında Irak, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri de ilk on ülke arasında yer aldı. Almanya tüm bu dönemlerde ihracatımızdan aldığı payı giderek azalsa da en büyük ihracat pazarımız olma özelliğini korudu.
Sonuç
Her geçen yıl ihracatçı firma sayımız artarken ihracatçı firmaların ürün ve hedef pazar çeşitlilikleri de artıyor. Dünya rekabetinde öne geçebilmek için; markalaşmaya gereken önemi vererek, özellikle yenilikçi ve katma değeri yüksek olan ürün ve hizmetlere yönelerek, mevcut ve yeni pazarlardaki rekabet gücümüzün artırılması gerekiyor. Unutmamak gerekli ki ticarette para malı satarken değil alırken kazanılır. Dolayısıyla en büyük ithalat kalemlerimizin enerji ile ilgili olduğu düşünülürse, bu konuda gerekli adımların atılması da ayrıca büyük önem taşıyor.
* Daha önce yayınlandığı yerler:
– “Çorlu TSO” gazetesi Kasım 2012 sayısı
– 26.11.2011 tarihli kişisel bloğum