Her gelişen ekonomi gibi ülkemiz ekonomisinin de gelişirken ihracat gelirlerinin artırılmasına ihtiyacı var. Bununla birlikte ihracatımız üzerine, Türkiye dış ticaretinde bazı sıkıntılar yaşıyor ve bu sıkıntıların bir bölümü küresel kriz nedeniyle ortaya çıkan talep yetersizliğinden, bir bölümünün ise hem ihracat hem de ithalatta riski üstlenen taraf olunmasından kaynaklanmaktadır.
TEPAV tarafından yürütülen Dünya Bankası’nın “Dış Ticaretin Finansmanı” projesinin Türkiye ayağının sonuç raporuna göre; Türkiye’nin 2008 yılında gerçekleştirdiği ihracatın yaklaşık yüzde 60’ında, ihracatçı için en riskli yöntem olarak kabul edilen mal mukabili ödeme yöntemi kullanılmıştır. Mal mukabili ödeme yönteminde, ithalatçı satın aldığı ürünü teslim almadan ödeme yapmadığı için ihracatçı önemli riskler üstlenirken, ithalatçı ciddi avantajlar sağlamaktadır.
Yine aynı rapora göre, 2008 yılında Türkiye’nin gerçekleştirdiği ithalatın yaklaşık yüzde 50’sinin finansmanında ise ithalatçı için en riskli yöntem olarak kabul edilen peşin ödeme yöntemi kullanılmıştır. Peşin ödeme yönteminde ithalatçı satın aldığı malı teslim almadan önce ödemeyi gerçekleştirmektedir. Bu çerçevede, söz konusu ticaretten doğan risklerin önemli bir bölümünü ithalatçı üstlenirken, ihracatçı ön finansman imkânına kavuştuğu için son derece avantajlı bir konumda bulunmaktadır.
Küresel talep yetersizliğinin yanı sıra toplam ihracatımızdaki düşüşte, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelere yaptığımız ihracatın artış hızının son yıllarda azalması etkili olmuştur. Geleneksel ticaret partnerlerindeki ekonomik durgunluğun olumsuz etkilerini hafifletmek üzere üreticilerimiz yeni pazarlara açılma yolunu seçmişlerdir. Ancak, yeni pazarlara yapılan ihracattaki artışla geleneksel pazarlardan kaynaklanan kayıpların telafisi mümkün görünmemektedir.
Rakamlar ne diyor?
Uluslararası Ticaret Merkezi’nin (International Trade Center – www.trademap.org) dünya gümrüklerinden aldığı verilerine baktığımızda, dünya ithalatı 2001 yılında 6,3 trilyon dolarken %153’lük bir artışla 2008 yılında 15,9 trilyon dolara çıkmıştır. Bu durum aşağıdaki grafikte görülmektedir.
Aynı verilere göre, Türkiye’nin dünyaya olan ihracatının 2001 yılında 31,3 milyar dolar iken %321’lik bir artışla, dünyadaki ithalatın artışının da etkisiyle, 2008 yılında 132 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Bu durum aşağıdaki grafikte görülmektedir.
Aynı verilere göre, Türkiye’nin 27 Avrupa Birliği ülkesine olan ihracatının 2001 yılında 17,7 milyar dolar iken %263’lük bir artışla, 2008 yılında 64,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. 2001 yılında Türkiye’nin 27 AB ülkesine yaptığı ihracatın, toplam dünyaya yaptığı ihracata oranı %56,6 iken bu oranın 2008 yılında %48,8 olarak gerçekleşmiştir. Bu durum aşağıdaki grafikte görülmektedir.
Türkiye’nin 27 AB ülkesine yaptığı ihracatın 2007-2008 yılları arasındaki seyrini inceleyecek olursak, toplamda %5,1’lik bir artış olmasına rağmen; Lüksemburg (%23,7), Macaristan (%11,8), İspanya (%11,7), Finlandiya (%11), Danimarka (%5,5), İngiltere (%5,4) Litvanya (%2,1), Portekiz (%1,8) ve Letonya (%1) pazarlarına ihracat azalması yaşandığını görebiliriz.
TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) istatistiklerine göre 2008 yılının ilk sekiz ayında toplam ihracatımız 92,4 milyar dolar iken, 2009 yılının aynı döneminde 64,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu da yaklaşık olarak 2008 yıllının aynı dönemine göre %30’luk bir azalma gerçekleşmiş demektir.
Aynı şekilde 2008 yılının ilk sekiz ayında 27 AB ülkesine yaptığımız toplam ihracatımız 45,5 milyar dolar iken 2009 yılının aynı döneminde 28,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu da yaklaşık olarak 2008 yıllının aynı dönemine göre 27 AB ülkesine yaptığımız ihracatta %36,9’luk bir azalma gerçekleşmiş demektir.
Yine TÜİK’in, firmaların vergi kimlik numaralarının bağlı olduğu illere göre yaptığı istatistiklere baktığımızda ise Tekirdağ; 2008 yılında yaptığı 577,9 milyon dolarlık ihracatıyla en çok ihracat yapan on sekizinci, 2009 yılı ilk sekiz ay verilerine göre de 296,3 milyon dolarlık ihracatıyla yirmi birinci il konumundadır.
Global anlamda yaşanan krizin etkilerinin en kısa sürede silinmesi, ülkemizin ve ilimizin ihracatında sürekli artışın yaşanması en büyük isteğimizdir.
* Daha önce yayınlandığı yerler:
– “Trakya İş Dünyası” dergisi Kasım 2009 sayısı
– “Çorlu TSO” gazetesi Ekim 2009 sayısı
– 06.11.2009 tarihli kişisel blogum