Elektrikli ve elektronik ürünler ile atıkları*

atık

Elektrikli ve elektronik eşya denildiğinde; küçük ev aletleri, büyük ev eşyaları, bilişim / telekomünikasyon / tüketici ve aydınlatma donanımları, elektrikli ve elektronik aletler, oyuncaklar, eğlence ve spor donanımları, tıbbi cihazlar, izleme / kontrol aletleri ve otomatlar bu kapsama giriyor.

Elektronik atıklarda kimyasallar, ağır metaller gibi tehlikeli maddeler ile Avrupa’nın ender olarak tanımladığı maddelerden en az biri bulunabiliyor. İleri teknoloji gerektiren, uçak ve uzay sanayinde de kullanılan magnezyum, grafit, kobalt gibi on dört ana hammadde; Çin, Brezilya, Rusya, Kongo gibi ülkelerde bulunuyor.

AB’nin bakır cevherlerinin %48’ini, nikelin %78’ini, kobalt, platinyum ve titanyumun tamamını ithal ettiği düşünüldüğünde, elektrikli ve elektronik atıkların geri dönüşümünün, ender olarak bulunan bu maddelere bağımlılığı azaltma konusunda bir potansiyeli de mevcut.

Sektörün Avrupa’daki Yeri

Avrupa Birliği elektrikli ve elektronik donanım üretiminde, Çin’in ardından %21’lik bir pay ile dünya piyasalarında ikinci sırada yer alıyor ve sektörün yarattığı katma değer açısından, Japonya ve Çin’i geride bırakarak ABD’nin ardından ikinci sırada geliyor. Kalite ve güvenilirlik açısından sektör oldukça iyi bir konumda olmasına rağmen, ABD ile arasındaki rekabet gücü açığını kapatmakta oldukça zorlanıyor. 2009 yılında toplam üretim değeri 470 milyar € olan AB elektrik-elektronik sektörü, Avrupa çapında 2,9 milyon kişiye istihdam sağlıyor.

Sektörün Türkiye’deki Yeri

Sektörün teknik standartlarına ilişkin Türk mevzuatı, Gümrük Birliği kapsamında AB’ye uyum sağlamış durumda. Geliştirilen uyumlaştırılmış Avrupa standartları ülkemizde Türk Standartları Enstitüsü aracılığı ile ulusal standardizasyon sistemine aktarılıyor.

Sektörde yaklaşık iki bin işletme faaliyet gösteriyor ve yılda 9,5 milyar dolar civarında üretim gerçekleşiyor. Toplam üretimin yaklaşık yarısı tüketici donanımları konusunda ve bunların başında da televizyon geliyor. Sektörün ihracatı, 2002-2008 yılları arasında sürekli artarak 3,5 milyar dolardan 10,5 milyar dolar civarına yükseldi. En çok ihracat yapılan ülkelerin başında İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya gibi AB ülkeleri geliyor.

Sektörün Çevresel Yükümlülükleri

Televizyondan cep telefonuna kadar tüm elektronik ürünler, ender hammaddeler içermelerine rağmen, halen büyük bir oranda doğaya terk ediliyor. AB’de her yıl 8 milyon tondan fazla elektronik ürün çöpe atılıyor. AB’ye sonradan üye olan ülkelerde kişi başına yılda ortalama 6-12 kg. arasında elektronik atık üretirken, AB-15 ülkelerinde ise bu miktar 14-24 kg.

AB mevzuatındaki öncelikli hedef, atıkların oluşumunu engellemek. Fakat bu tamamen mümkün olmadığından, bir diğer hedef de (bertaraf edilmesi gereken atık miktarını azaltmak amacıyla) atıkların yeniden kullanım, geri dönüşüm ve diğer geri kazanım işlemlerinden geçirilmesini sağlamak.

Bu konuda AB mevzuatı, iki temel düzenlemeye dayanıyor. Bunlar 2002/96/EC sayılı, “Atık Elektrikli ve Elektronik Eşya Direktifi (WEEE)” ve 2002/95/EC sayılı, “Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Tehlikeli Madde Kullanımını Sınırlandıran Direktif (RoHS)”.

WEEE direktifine göre üye devletler, elektrikli ve elektronik eşya ile bu eşyaların parça ve malzemelerinin tasarım ve imalatının; ileride belirli işlemleri kolaylaştıracak şekilde yapılmasını teşvik etmekle yükümlü. Aynı direktife göre üye devletler, bütün olarak yeniden kullanılmadıkça, toplanan tüm evsel veya evsel olmayan elektrikli ve elektronik eşya atıklarının lisanslı işleme tesislerine gönderilmesini sağlamakla; gerekli önlemleri alarak, tüketicilerin bu eşyaların atıklarını toplama sistemlerine katılmalarını ve bu atıkların gerektiği gibi işlenmesini kolaylaştırmalarını sağlamakla yükümlü. Direktifte kişi başına yılda ortalama en az 4 kg. evsel elektrikli ve elektronik eşya atığının ayrıştırılarak toplanması öngörülüyor.

WEEE direktifinde öngörülen tüm önlemlere rağmen, AB ülkelerinde piyasaya sürülen elektrikli ve elektronik ürün atıklarının yalnızca %65’i ayrıştırılarak toplanabiliyor. Bunun içerisinde direktifle uyumlu bir şekilde gerekli işlemlere tâbi tutulabilen atıkların oranı da %50’nin altında. Bu nedenle elektrikli ve elektronik ürünlerin atıklarının geri kazanılması konusundaki yönetmeliği gözden geçirmeye karar veren Avrupa Parlamentosu, üye ülkelerin 2016 yılına kadar elektronik atıkların en az %85’ini toplamasını istiyor ve ürünün cinsine göre %55 ile %75 arasında geri dönüştürülmesini hedefliyor.

AB’nin atık yönetimiyle ilgili temel düzenlemeleri uyarınca, geri kazanım ve bertaraf işlemlerinin, insan sağlığı ve çevreye zarar vermeden gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ayrıca, atıkların terk edilmesi, boşaltılması veya kontrolsüz bir şekilde bertaraf edilmesi de yasaklanıyor. Cıva içeren bazı bileşenlerin, asbest içeren atıkların, pil, gaz boşaltımlı lamba benzeri birtakım bileşen, madde ve karışımların, toplanan elektrikli ve elektronik eşya atıklarından ayrılarak işlenmesi gerekiyor. Elektrikli ve elektronik eşya atıklarının işlenmesi faaliyetleri, atığın kaynağı olan AB ülkesinden farklı bir üye devlette veya AB üyesi olmayan üçüncü bir ülkede de gerçekleştirilebiliyor.

Türkiye elektrikli ve elektronik eşya atıklarının yönetimi konusunda henüz AB’ye tam uyum sağlamış durumda değil. Ancak ilgili AB direktifini Türk mevzuatına aktarmak amacıyla taslak bir yönetmelik hazırlanmış durumda. AB’de geçerli olan kişi başına 4 kg elektrikli ve elektronik eşya atığı toplama hedefi için ise Türkiye’de 2018 yılı hedeflenmiş durumda.

RoHS (Restriction of Hazardous Substances) direktifine göre, elektrikli ve elektronik donanımlarda; kurşun, cıva, kadmiyum, hekzavalan krom, polibromlu bifenil ve polibromlu difenil eter maddeleri kullanılamıyor. Ancak, bu maddelerin tamamen elimine edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, kadmiyumda %0,01, diğer maddelerde ise %0,1 oranında tolerans seviyelerine izin verilebiliyor. AB’de elektrikli ve elektronik ürünlerde tehlikeli madde kullanımını sınırlandıran RoHS direktifi, Türk mevzuatına Mayıs 2008’de yayınlanan bir yönetmelik ile aktarılmış bulunuyor.

Kimyasal maddeler ve müstahzarlara yönelik hükümler içeren REACH tüzüğü, bu maddelerin üretilmeleri, piyasaya sürülmeleri, kendi başlarına, müstahzarların ya da eşyaların içerisinde kullanılmaları ve piyasaya sürülmelerine ilişkin hükümleri düzenliyor. Örneğin, elektrikli ve elektronik ürünlerde kullanılan asbesti sınırlandırıyor ve etiket koşulları belirliyor.

Türkiye henüz REACH tüzüğüne uyum sağlamış değil. Ülkemiz AB üyesi olmadığından, REACH sistemi ülke içi üretimde ve AB dışı ülkelere yapılan ihracatta kısa vadede doğrudan bir etki yaratmıyor. Başka bir deyişle iç piyasaya veya üçüncü ülkelere yönelik üretim yapan işletmelerin tüzüğün getirdiği koşullara uyum sağlaması henüz gerekmiyor. Ancak AB ülkelerine ihracat yapan üreticilerin ve ürünleri tüzük kapsamında yer alan yüksek riskli maddeler içeren işletmelerin kayıt yaptırmaları veya bildirimde bulunmaları gerekiyor.

Eko-Etiket Uygulaması

Eko-etiket düzenlemesi, çevre dostu ürünlerin teşvikini sağlayan ve gönüllülük esasına dayanan bir tür ödüllendirme sistemi getiriyor. Eko-etiket, ürün geliştirmeden hammadde seçimine, imalattan dağıtıma, tüketimden bertarafına kadar, ekolojik şartları tüm yaşam döngüsü boyunca yerine getiren ürünlere veriliyor.

Eko-etiket almaya hak kazanan elektrikli ve elektronik ürünler, özel bir logo sayesinde, aynı ürün grubundaki çevresel etkileri daha yüksek olan diğer ürünlerden ayırt edilebiliyor. Eko-etiket kapsamına alınan ürün grupları arasında, bulaşık makineleri, ısı pompaları, ampuller, kişisel ve taşınabilir bilgisayarlar, buzdolapları, televizyonlar, çamaşır yıkama makineleri gibi elektrikli ve elektronik ürünler yer alıyor.

Türkiye’de eko-etiket uygulamasının entegrasyonu için gerekli çalışmalar Çevre ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda başlatılmış durumda ve Eko-etiket Yönetmeliği’nin 2011 yılı sonrasında yürürlüğe girmesi öngörülüyor. Ürünleri AB ülkelerinde piyasaya sürülen Türk firmaları ise, o ülkelerdeki yetkili kurumlara başvurarak eko-etiket alabiliyorlar.

* Daha önce yayınlandığı yerler:
– “Çorlu TSO” gazetesi Nisan 2011 sayısı
– 25.04.2011 tarihli kişisel bloğum
– “Trakya İş Dünyası” dergisi Mayıs 2011 sayısı

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir